Serinletici Sinema Kulübü’nde bu hafta What Dreams May Come, yani Aşkın Gücü filmi ile unutulmaz oyuncu Robin Williams’ı yad ediyoruz. Eğer siz de sevgiyi, fedakarlığı ve umudu iliklerinizde hissetmek istiyorsanız; ölümsüz bir aşkın tuvalin renklerinde hayat buluşuna tanık olun.
‘Ruh Eşi’
“Ölüm bizi ayırana dek” cümlesi bazı insanlar için sıradan bir cümledir. Eğer ki ruh eşinizi bulduysanız, bu cümle sizin için hiçbir anlam ifade etmez. Tıpkı Chris ve Annie’nin hikayesindeki gibi. What Dreams May Come, birbirlerini her şeyden çok seven iki insanın öyküsü.
Chris ve Annie’nin ‘tatlı tanışması’ mutlu sonla nihayetlenmiş; evlemiş ve çocuklarıyla mutlu bir aile kurmuşlardır.
Talihsiz bir kaza sonucu çocuklarını kaybeden Annie ve Chris perişan olurlar. İlk sahneden beri kahkahalarına alıştığımız Annie sessizliğe bürünür. Derin bir hüzne teslim olan Annie`yi, Chris`in sevgisi yaşama bağlar.
Zamanla birbirlerine daha sıkı sarılırlar ve hayata tutunurlar. Ama hayattaki sınavları henüz bitmemiştir. Chris ve Annie daha pek çok sınavdan geçeceklerdir.
Cennet ve Cehennem
Bir başka kazada yaşamını yitiren Chris, karısının tablolarında kendi cennetini inşa ederken; onun yokluğuna dayanamayan Annie kendini cehennemin derinliklerinde bulacaktır.
“Düşünce gerçektir. Fiziksel olan illüzyondur.”
Cennet, cehennem, hayal gücü, ruh eşi, sihir, aşk… Hepsi iç içe girecek ve kendinizi unutamayacağınız fantastik bir hikayenin içinde buluvereceksiniz. Chris’in renkli cennetinde umudun peşinde koşarken, Annie’nin karanlık cehenneminde korkularınızla yüzleşeceksiniz.
Ama ne olursa olsun tıpkı Chris’in yaptığı gibi risk alacaksınız. Sevdiklerinizi kazanmak uğruna risk alacaksınız.
‘Bazen kazandığınızda kaybedeceksiniz. Bazen de kaybedince kazanacaksınız…’ Her şeye rağmen istediğiniz hayatı yaşamak için çabalayacaksınız.
Ve unutulan kahkahaları bir gün yeniden duymaya başlayacaksınız.
“Renklerin içinde gezinen adama, Robin Williams’a… Sonsuz sevgilerimizle…”
Robin Williams bambaşkadır. Yaşamla ölüm arasında korktuğumuz bir çizgi var ama What Dreams May Come’da bu çizginin çok böyle geçilmekten korkulmayacak olduğuna dair işaretler alıyoruz. Tabi kimsenin doğrulama şansı yok ancak Robin Williams’ın o harika inandırıcılığı sayesinde kaçınılmaz sonun korkunçluğunu bir nebze olsun üstümüzden atabiliyoruz.
Filmde geçen ‘Hepimizin gittiği yer kötü olamaz, değil mi?’ cümlesi tam olarak değindiğin noktayı vurguluyor aslında. Son değil de başlangıç olarak düşünmek içimizi rahatlatıyor. Yeni başlangıçlar için cesaret veren film Robin Williams ile unutulmaz bir hikayeye dönüşüyor. Yazıyı beğenmene sevindim:)
Çok güzel bir yazı olmuş ayrıca. 🙂
Robin Willams kalplerde taht kuracak bir yerde ve onu izlemekten yine zevk alacağız gibi duruyor. Çalışma harika olmuş her zamanki gibi 🙂
Sinema kulübünde unutulmaz Robin Williams filmlerinden biri yer almasa olmazdı. Muhtemelen bir hayli beğeneceksin:)
Bazen beğenmeme şansın bile yoktur. Bana da öyle geliyor 🙂
Bir terslik olmazsa bu akşam bakıyorum…
Robin Willams’ın renkler arasında adeta doğada gezinirmiş gibi geldiği sahne hatta ilk görselde görebilirsiniz o kadar güzel işlenmiş ki anlatamam. Film çok sıcak ve insana dokunan bir ortamda geçiyor. Serinletici Sinema Kulübü adeta insanlara ‘bakın izleyecekseniz böyle şeyler izleyin’ diyerek yol gösteriyor. Bu başarılı projeyi her hafta iple çekiyoruz 🙂
Gerçekten çok içten ve sıcak bir film. İzlenmezse yazık olur. Hele ki duyguların teknoloji çağına uyarlandığı şu zamanlarda Serinletici Sinema Kulübü’nde altın değerinde Robin Williams’lı What Dreams May Come.
Baya beğendim. Sıkılmadan severek izlenecek ve yaşam sonrası bir karanlık yerine büyük aydınlıklar bulabileceğimiz bir etki yarattı bende.
Kesinlikle. Film, kafamızdaki ‘ölümden sonraki yaşam’ imajını baştan yaratıyor. İşin içine biraz hayal gücü kattığımızda her şey daha güzel ve anlamlı hale geliyor.