Sadeliğe Dair Küçük Dersler

Share

Kötü alışkanlıklarımız dokuz canlı, her şeye dayanıklılar. Peki, nasıl sadeleşeceğiz? İşte birkaç önemli öneri…

ADIM ADIM İLERLEYİN

Bir raporu bitirmek, daireyi boyamak…

Bazı işler bize hangi ucundan tutacağımızı bilemeyeceğimiz kadar ağır görünür. “Günümüzün baskıcı, aceleci bakış açısı bu yüzden hızlıca cesaretimizi kırar” diye açıklıyor Davranışçı Terapist Bruno Koeltz. Hedefinize ulaşmak istiyorsanız, etap etap ilerlemek, küçük küçük amaçlar belirleyip sırayla bunları yapmak en kolayıdır. Bu teknik uluslararası bir yöntemdir; Japonlar “kaizen”, Amerikalılar ise “small steps” derler.

Sonuçta amaç aynıdır: Olumsuz duyguların çekimine kapılmadan, baskıya veya başarısızlık korkusuna maruz kalmadan, bitirmek zorunda olduğunuz yolu parçalara bölmek. Önemli olan yapmanız gereken işe başlamak ve gerçekleştirilebilir olan kadarını yapmak. Can sıkıcı durumlarda sadece beş dakika çalışın. Burada amaç, kendinize özgüven aşılamak ve beşer dakika çalışarak işleri bitirebilmek. Söz konusu evinizi boyamaksa, önce en küçük koridordan başlayın. İlerleme, ilerlemedir.

DÜZENLİ OLARAK EŞYA AYIRIN

Giysiler, tabaklar, eski ilaçlar dolaplarımızı, gardıroplarımızı işgal etmeye devam ediyor. Peki, bu yığınları nasıl ayıklayacağız? Psikoterapist Rosette Poletti, kişinin eşya ayırmaya başladığı zaman, ister istemez kendi kendine neyin önemli, neyin işe yaramaz, neyin atılamaz, neyin fazlalık olduğunu sorgulamaya başladığını söylüyor. “Gerçekçi, basit ve verimli olmak gerekiyor. Gedikli tüketici davranışını değiştirmeye yarayan bir bilince sahip olmaya giden bir adım bu.”

Bir yandan da evde daha çok alan kazanmaya, düzen sahibi olmaya, bir şeyleri aramak veya evi temizlemek için daha az vakit harcamaya da yarıyor. O biriktirdiğiniz yığının ne kadar demode, ne kadar pahalı olduğunu fark edip bunları almak için harcadığınız paranın ve dolayısıyla zamanın, enerjinin de farkına varıyorsunuz. “Bir süre sonra daha mantıklı bir şekilde alışveriş yaptığınızı siz de zamanla fark edeceksiniz” diyor Poletti. İnsanın kendisine faydalı olan şeyleri ayırt etmesine de yarıyor düzenli olarak eşyaları ayırmak. Sonuçta amacımız şu: Zenginleşmek için hayatta daha az şeye sahip olmak.

NEYİN YOLUNDA GİTMEDİĞİNİ DİLE GETİRİN

Bir iş arkadaşımız selam vermemiş, buluşacağımız arkadaşımız bizi bir saat bekletmiş… Dalga mı geçiyor bizimle! “Gerçekliğe objektif bir şekilde yaklaşmak yerine, gerçekliğe dair endişelerimizi yansıtmayı daha iyi biliyoruz” diyor İletişim Danışmanı Saleem Ebrahim. Öfkelenmemek için sessizliğin içine saklanıyoruz. Ancak söylenmeyen, her zaman yanlış anlamaların kapısını açar.

İletişimi kolaylaştırmak için olaylar üzerinden niyetinizi açık bir şekilde belli ederek konuşmalısınız. “İhtiyaçlarım, duygularım doğrultusunda karşımdakine vermek istediğim mesaj ne?” Peki ya sonra? Birinci tekil şahısla konuşun: “Bugün buraya gecikmenden dolayı sana kızgınım.” Son olarak, bu duruma bir çözüm getirin: “Bundan sonra geç kalacağın zaman haber ver.” Kafanızda düşünceleri evirip çevirmek yerine ifade etmek her zaman daha basittir.

KENDİ DEĞERLERİNİZE KONSANTRE OLUN

Pahalı olanı öncelik olarak kabul etmek, herkes için doğal bir durum. Peki, gerçekten öyle mi? “Öncelikleri sorgulamak bizi tercihlerimizi sorgulamaya götürür. Bir şeye evet demek, bir diğer şeye hayır demektir” diyor Yaşam Koçu Dominique Sciacca. Kendine zaman ayırmak, başkalarından ayrılmak demek. Her şeyi istersek, kayboluyoruz. Kendinize şunu sorun: “Benim için hangisi önemli? Ailem, sevgilim, işim, sağlığım?”

Bunları düşünürken ikinci soruya cevap verin: “Günlük hayatımda bu önceliklerimle ne yapıyorum?” İnsan söyledikleriyle eylemleri arasındaki dengeyi bulmalı, çünkü bizi ve seçimlerimizi yöneten şey bu denge. Daha sonra ailevi öncelikler, arkadaşlarımıza yaptığımız hoşluklar gibi şeylere yönelmek geliyor. Kendine zaman ayırabilmek; neye evet dediğinizin farkında olmak ve değerlerinize sahip çıkmaktan geçiyor.

ŞİMDİDE VAR OLUN

Şimdide olmak neden bazı şeyleri sadeleştirir? “Çünkü değiştirebileceğimiz tek şey şimdidir” diye cevap veriyor Yaşam Koçu Catherine Barry. Geçmiş, şimdinin aksine, aynı gelecek gibi bizim istediğimiz türde şekillendiremediğimiz bir şeydir. Partnerinizle bir tartışma yaşadığınızı düşünün. Geçmişi tamir etmekteki denemeleriniz veya gelecekte daha iyi olacağınıza dair düşünceniz, her zaman ilişkinizi zedeler. Sade bir düşünme biçiminde sükûneti bulacaksınız. “Sindirdiğim bir geçmiş, arzu ettiğim bir gelecek arasında bugün, burada ne diyebilir, ne yapabilirim?” Şimdide kalmak, gerçeklikte, bugünde değiştirebilme kapasitenizin farkında olmaya yarar. Durmak ve nefes alan bir bedeni dinlemek gibisi yoktur.

Bilmediğimiz şeyleri komplike bulma eğilimimiz var. Psikoterapist Myriam Roure, “Bazen anlamını bilmediğimiz bir kelime, bazen işyerinde çok karmaşık bir proje, hatta bir insanın anlam veremediğimiz davranışı… Ancak bunların hepsi kafa karışıklığına neden olan bir bilgi eksikliğinden ibaret” diyor. Bu da doğal olarak bizi zehirliyor. İyi haberse, insanın öğrenmeye karşı büyük bir potansiyeli olması ve bunu hiç kaybetmemesi. Önemli olan tek şey bilginin, öğrenmenin peşini hiç bırakmamak. “Metroların, internetin, akıllı cihazların olduğu çağda her şey çok hızlı gidiyor ve bazen insan kendisine öğrenmek için zaman ayırmayı unutuyor. Yeni şeyler öğrenmek kendimize değer vermemizi sağlıyor ve şüphelerimizi azaltıyor.” Hayatı basitleştirmek de öğrenilen bir şey ve öğrenmek hayatı basitleştiriyor.

Psychologies

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...